İNSAN DOĞDUK AMA OLABİLDİK Mİ?
İNSAN DOĞDUK AMA OLABİLDİK Mİ?
– Cengiz Numanoğlu –
Ezelden gelmişiz, ruh ve nefs ile
Bize secde etmiş, melekler bile…
Bir de kendimize, soralım hele,
İnsan doğduk ama, olabildik mi?
İrfân savaşında, en yüce sancak,
Ezelden ebede, ilimdir ancak.
Nesilden nesile, servet sunacak;
Kültür köprüsünü, kurabildik mi?
Cehalet denilen bir kanser türü,
Diyor ki “Hedefim, İslam kültürü”
O habis ellerden kara mühürü,
İlim silahıyla, alabildik mi?
Gaflet bulutları, ufka çökerken
Has toprağa, kırma tohum ekerken
Durmadan yüzeye cilâ çekerken
Çürüyen özleri, görebildik mi?
Dünya nimetini yanlış tanırken
Günlük yaşamayı, amaç sanırken
Kostümle, dekorla oyalanırken
Varoluş sırrına, erebildik mi?
Ezel andımıza, bağlı kalıp da
“Tevhîd” ışığında, birlik olup da
Yetmiş üç fırkadan, ibret alıp da
Bir çatı altına, girebildik mi?
Gönüller muhtaçtır, sık yıkanmaya
Ölümler mi gerek, dostu anmaya?
Sevgi kâsesinden, yudum sunmaya
Bir kapı bulup da çalabildik mi?
Hani bir zamanlar sazda düğünde,
Soframız dolardı, her üç öğünde,
Ne var ki çaresiz, o kötü günde,
Yanımızda bir dost, bulabildik mi?
Kimimiz yürürken, şer izlerinden
Duyduk mu, “dur” diyen sesi derinden
Ve o korkunç öfke denizlerinden,
Sükûn sahiline, gelebildik mi?
Kibir çılgınları, boğmuş barışı…
Kan kokmuş dünyanın her bir karışı.
Rekor üretirken açlık yarışı,
Adâleti üstün, kılabildik mi?
Hamurda bencillik mayası varken
Hukuk tarifine, sözcük ararken
Başkasına kılı kırka yararken
Kendimize hesap sorabildik mi?
Hırs perdesi varsa insan gözünde
İbreti görür mü, kefen bezinde?
Allah korkusunun parantezinde
İftiradan uzak durabildik mi?
Zillete baş eğmez, helâli bilen,
Haramzâde derler, aslını silen
Bize on dört asır, öteden gelen,
Miras kıymetini, bilebildik mi?
Rab’bim nurlu kıldı, beşer rengini
Cihana vermedi, akıl dengini
Mahluklar içinde, şeref zengini,
İnsan doğduk ama, olabildik mi?