ÖMER AĞABEY

– Ahmet TURGUT –

Her geçen gün kendisini daha çok özleten merhum Ömer Lütfi Mete ağabeyimizin, öte dünyaya doğuşunun 8.yıl dönümünde kabri başında yâd ettik, onu ve üzerimizdeki emeklerini.

Hani dostuna-gönüldaşına değil de yedi ellere sorulacak insandı. Nitekim en az sevenleri ve öğrencileri kadar, fikren muhalif olduğu kimseler dahi şahittir.

Onu tanıyan, onunla çalışan, sohbetinde bulunan herkes; “Ne güzel, ne de mert insan!..” derdi. Keza kahramanı Hz. Ali (kv) Efendimizdi. “Niye O?” diye sorulunca; “Haksızlık yapmaktansa haksızlığa uğramayı tercih eden; ilmin, cesaretin ve asaletin buluşmasıdır Hz.Ali. Kusursuz zarafet ve bilgeliğini en üzüntülü anlarında bile yaşayan ve yansıtandır” demişti.

Ve bizler yine şahidiz. Bu tespitlerini ahlâk edinebilmiş bir şahsiyetti.

Evet!.. Kâh “Uçurumun kenarındayım Hızır” demiş, kâh Gülce’ye davet etmişti, kelâma muhatap cümle canları.

Yezid’in harcı zulüm, yiğidin burcu ölüm” diyerek zaferden değil, seferden sorumlu olduğumuzu hatırlatırdı. Keza nefes nefes, satır satır yazmıştı hayata:

“Allah var, gam yok!”

İmzası dahi “Ö.Lü. Mete” şeklindeydi. Adeta “Ölmezden evvel ölün!” hadisiyle ihya edilmek iştiyakıyla…

Evet!.. “Ağabey”di O. “Akil”di, “Arif”di, “Âlim”di. İlle de kaleme aldıkları ve kelâma getirdikleriyle “Amil” bir “Derviş”di. Asırlar evvelinden bugüne uzanan “Alp-Eren”di Ağabeyimiz.

Vefatından bir yıl kadar evvel, “Allah’sız Müslümanlık” adlı şaheserini imzalamıştı benim için. Bu kitaba yıllar sonra nice kardeşler geldi naçizane. Öyle ki; “Allah Aşkına!..” doğrudan ona ithaf edilmişti.

Evet!.. Kitabın ve hikmetin dostuydu, Ömer Ağabey…

Biz ondan razıydık, Rabb-i Rahîm de razı gelsin!..

Kabri nûr, mekânı cennet, refiki ise kâh “Kahramanımdır” dediği İlmin Kapısı (kv), kâh “Gülce” diyerek yandığı İlmin Şehri (sav) olsun!..

Aziz ruhuna el-Fatiha!..

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir