HAYALİNİ YORGANINA GÖRE UZAT – Salih DOĞAN
HAYALİNİ YORGANINA GÖRE UZAT
– Salih DOĞAN –
“Öncelikle hayallerimizin bir seviyesi olmalı, yani insan hayalini yorganına göre uzatmalı.”
Bizleri bu kadar uç noktalara taşıyabilen, tüm bu duygu yoğunluğunu sadece hayal ile ifade etmek mümkün müdür? Sınırları olmayan, uçsuz bucaksız bir düşünce sahasının içerisinde hareket etmemizi sağlayan bu duyguları, sadece hayal ile ifade etmek yeterli midir?
Hayal kurmak geleceği makro ölçüde yaşama isteğidir. Willim Russell, “Büyük işler büyük hayaller kurma özelliği olan insanlarca başarılmıştır.” der. Ne kadar da haklı değil mi? Hayaller, hayat tarlasından geçerken elimizden toprağa düşen tohumlar gibidir. Tohum ve tarla için ne kadar çok çabalarsak, hayallerimize o kadar çok yakınlaşmış oluruz.
Bana göre hayali olmayan insan yaşayan bir ölüden ibarettir… Çünkü hayallerimiz, bizleri hayata bağlayan yegâne unsurların başında gelir. Eğitim hayatının sonuna yaklaşan bir gencin hayali, yıllardır hazırlanmış olduğu sınavlardan başarılı sonuçlar alarak kendi geleceğini sağlam temeller üzerine inşa etmektir. Mesleğini eline almış birisi için ise hayaller başarılı bir iş hayatı ve mutlu bir yuva kurmaktan geçmektedir.
Yetişkin bireyler için hayaller, huzurlu bir yaşam sürebilmek ve çocuklarını iyi yetiştirebilmektir. Belirli bir yaşın üzerine geldiğinizde ise hayaller yoğun duygularla birleşerek kimseye muhtaç olmamayı ve her ne kadar acı da olsa, hayırlı bir ölümü beklemektir.
Hayallerimizin yanında bir de ideallerimiz var. Başarılı olmaktan ziyade alanında başarılı olmak. İstemiş olduğu mesleği yapmak ve burada ciddi bir üne kavuşmak. Kitap yazmak, sahne almak, futbol oynamak vb. bu listeyi uzatıp gidebiliriz.
Tabii bir de hemen hemen tüm insanların ortak hayalleri vardır. Dünyayı dolaşmak, farklı kültürleri görmek, farklı insanlarla tanışmak…
Bu liste böyle uzar gider.
Bir insanın hayalinin olmasından daha güzel bir şey varsa o da hayalini gerçekleştirmektir. Bizlerin özellikle ihtiyaç duyduğu nokta burada ortaya çıkmaktadır. Gözlemlediğim kadarıyla hayallerimizin peşinden koşan bir toplum değiliz. Çok çabuk pes ediyoruz. Bir hayalimiz varsa onu düşünüyor ve gerçekleşmesi için umut ediyoruz. Oysa ki yapmamız gereken bu değil.
Öncelikle hayallerimizin bir seviyesi olmalı, yani insan hayalini yorganına göre uzatmalı. Eldeki imkânlar, kişinin kendi kapasitesi ve bilgi birikimiyle harmanlanmalıdır. Örneğin fizikle uzaktan yakından alakası olmayan bir insanın, atomu parçalamayı hayal etmesi abesle iştigaldir.
Kişi önce kendini iyi tanımalı, neler yapabileceğinin farkında olmalıdır. Sonrasında hayallerini detaylı bir şekilde analiz etmelidir. Daha önce bu yolda ilerlemiş insanların tecrübelerinden de azami derecede yararlanmalıdır. Ve böylelikle bir alt yapı oluşturulmuş olacaktır. Bu işlemler silsilesini, bir nevi yeni yapılacak binanın temeli olarak da görebilirsiniz.
Her şey bununla da sınırlı değil, artık ciddi bir maraton sizleri bekliyor olabilir. Bunun için hazırlıklı olmalısınız. Defalarca deneyip yanılabilirsiniz. Ama erken pes etmek yok. Bu süreçte baktınız olmuyor, aynı şeyleri tekrarlayıp, farklı sonuçlar elde etmeyi beklemeyin.
Hayalleriniz size uçsuz bucaksız bir düşünce sahası sunar. Önemli olan bu sahada düşüncelerinizi olgunluk seviyesine eriştirebilmiş olmanızdır. Aksi takdirde hayallerinizi gerçekleştirmeniz mümkün olmayacaktır. Unutmayın hayallerin sınırı yoktur, gerçeklerin sınırı vardır. Bu sebeple bir kez daha yenilemek istiyorum. Hayalimizi yorganımıza göre uzatmalıyız.
Mesela o hayaller olmasaydı, harika sanat eserleri nasıl ortaya çıkacaktı. Geçmişte başaranlar hep hayal edenler olmuştur. Süleymaniye, Mimar Sinan’ın önce hayallerini süslemiş, ardından İstanbul’un incisi olup şehri süslemiştir. Çil çil kubbelerinin, kütüphanelerinin ardında hep hayal vardır. Fatih Sultan Mehmet Han; fethin önce hayalini kurmuş sonra gemileri karadan yürütmüş; karanlık bir çağ kapatıp, yeni ve aydınlık bir çağın kapılarını sonuna kadar açmıştır. Osman Gazi bir düş görmüş ve Cihan devleti Osmanlı İmparatorluğu’nun temellerini atmıştır.
Hayallerimiz olmasaydı, sosyal mücadelelerde ve insan ilişkilerinde ne kadar ilerleyebilirdik ki? Ve yine hayallerimiz olmasaydı, gördüğümüz her şeyi olduğu gibi kabul eder, hayatımızı sadece tek bir gerçeklik üzerine kurmuş olmaz mıydık?
Hayallerinizi gerçeğe dönüştürmek sizin elinizde. Bazıları başarıyı hayal eder, bazıları ise uyanıp onun içi çalışmaya başlar. Tercih sizin. Ya hayalinizin peşinde koşacaksınız ya da sürekli olarak hayallere dalacaksınız. Karar sizin.