MUHAYYİLESİNİ MANEVİYATLA YOĞRULMUŞ BİR KALEM – Emine IŞINSU

MUHAYYİLESİNİ MANEVİYATLA YOĞRULMUŞ BİR KALEM

Emine IŞINSU

Emine Işınsu, Türk edebiyatında özgün yeri olan kadın yazarlarımızdan birisi. Millî duyarlılık anlamında, eli kalem tutan kadın yazarlar arasında ismi daha öndedir. Ünlü yazarlarımızdan Halide Nusret Zorlutuna’nın kızı olması hasebiyle, edebiyat ortamının doğal bir üyesi olmuştur. Annesinin okuduğu Fuzûlî, Şeyh Gâlib, Âkif şiirleri Işınsu’nun ruh dünyasında derin izler bırakmıştır. Babası istiklal savaşçılarından Avnullah Kazımî Bey’dir. Emine Işınsu köklü bir ailenin evladı olmanın nimetlerinden faydalandığı gibi bazı zorluklarını da yaşamak zorunda kalmıştır. Ailesinin, özellikle ağabeyi ve annesinin kendini korumacı tavrı, üzerinde olumsuz etkiler bırakmıştır. Emine Işınsu bu manadaki düşüncelerini kendisiyle yapılan röportajlarda cesurca ifade etmiştir.

Yazı serüveni, hayatının erken yaşlarında başlar. Kalemle aşkı ilkokul yıllarında başlar. Bu aşk küçük yaşına rağmen ona yazarlık sıfatı kazandırır. Arkadaşları oyun oynarken o, ilk romanını yayımlar. İsmini de Minko’nun Hatıraları koyar. Minko’nun Hatıraları, o yaştaki biri için çok başarılı bir üründür. Okuyanlardan tam not alır.

İlk kitapla gelen başarı

Işınsu’nun yazı serüveni ilkokuldan sonra da düzenli olarak devam eder. Kolej yıllarında edebiyatın diğer türlerine de açılarak şiir ve hikâye de yazmaya başlar. İlk şiiri “İnsanlar” başlığını taşımaktadır. Şiirde ilerlemeyi kafasına koyar ve şiir ırmağından gelen ilhamları selamlayarak bir kitap dosyası oluşana dek yazar. Ve ilk şiir kitabını on yedi yaşında eline alır. Kitabın ismi İki Nokta’dır. Haldun Taner gibi dev isimlerden iltifatlar alır şiirler.

Kader onu yazmaya âdeta teşvik etmiştir. Akademik sahada çalışmak istese de üniversite tahsilini yarıda bırakarak; kendisini edebiyatın zirvelerine çıkaracak yazı faaliyetine ağırlık vermiştir. Bakanlığın açtığı yarışmaya katılmak için turizm temalı bir roman yazar. Bu roman birinci seçilir ve bir gazetede tefrika edilir. 

Velut bir kalem

Işınsu, dergilerde de ürün yayınlayan velut bir kalemdir. Eğitim Dergisi, Ayşe, Töre gibi dergilerdeki tecrübesini Kadın ve Hisar dergilerinde ustalıkla sürdürür. Töre dışında, Devlet, Hisar, Yeni Divan, Türk Edebiyatı gibi dergilerde, sanat, edebiyat başta olmak üzere çeşitli konularda yazılar kaleme alır.

Gazete köşe yazarlığında da iddialıdır. Yenigün gazetesinde başlayan köşe yazarlığı, Sabah gazetesinde usta isimlerle aynı kadroda bulunma fırsatını kendisine tanır.

Oyunlar da yazar. “Bir Yürek Satıldı”, “Bir Milyon İğne”, “Ne Mutlu Türküm Diyene” ve “Adsız Kahramanlar” gibi oyunları yoğun ilgi görür, TRT tarafından değerlendirilir, halka ulaştırılır.

Türk okuruyla geniş çaplı tanışıklığı Azap Toprakları isimli eseriyle olur. Roman Balkanlar’daki Batı Trakya Türklerinin çilelerini anlatır.

Milliyetçi kimliğinden dolayı Türk dünyasına duyarlı, esir Türkler konusunda hassastır. Bu sebeple Tutsak adlı bir roman yazarak Kerkük Türkmenlerinin mücadelelerini, çilelerini, kederlerini anlatır.

Millî hassasiyetler…

Işınsu, inançlı bir insandır. Manevi beslenmelerini ihmal etmez. İnancının güzelliklerini eserlerinde yansıtır. Milletine sevdalıdır. Milliyetçiliği ırkî değil, kültürel bir milliyetçiliktir. Bu milletin değerleriyle kavgalı olan aydınlar gibi değildir. İçinde yaşadığı toprakların havasına, suyuna, bayrağına, ezanına tam bağlıdır. Geçmişi inkâr etmez. Tarihî birikimi reddetmez. Fakat bugünle de barışıktır. Cumhuriyet Türküsü eserinde Millî Mücadele döneminin ruh hâlini anlatır.

Ülkücü dünya görüşünün içinde olduğu için eserlerine ülkücülerin mücadeleleri de yansır. Kuşak romanları arasında esaslı bir yeri olan Sancı böyle doğar. Kitapta Şehit Dursun Önkuzu üzerinden Türkiye’deki gençlik hareketleri ve ideolojik çatışmalar anlatılır. Edebiyatta çok sıkıntılı bir alan olan ideolojiyi, propagandaya yenilmeden kaleme almak; Işınsu’nun da kafa yorduğu bir durumdur. Bu sebeple sanatını propagandaya kurban etmeme çabasından hiçbir zaman vazgeçmemiştir. Sancı romanı ideolojik olarak ele alınabilecek bir eser olmasına rağmen sanattan taviz verilmemiştir. Kitap kaliteden ödün vermeyerek propagandaya kurban edilmemiştir. Ülkücülerin kendisini kuvvetli bir şekilde sahiplenmeleri ve Emine Abla demelerine rağmen, partiyle organik bir bağa girmemesi yazı dünyasında onu bu tehlikeden muhafaza etmiştir.

Türk dünyasına duyarlılık

Bu romandan sonra da Türk dünyasına ilgisi kesilmez. Çiçekler Büyür romanıyla Anadolu dışındaki soydaşlarımıza dikkati çeker. Elbette bu romanlar üzerine destekleyenlerin yanında eleştirenler de dâhil olmak üzere yazılar kaleme alınır.

Canbaz romanı Türkiye’deki sendikal mücadeleyi anlatır. Konu hassas olması sebebiyle kitap epey ses getirir.

Kafdağı’nın Ardında romanı yurtdışında olduğu günlerde doğar. Roman türünde Türk edebiyatının sayılı kadın yazarlarından biri olarak adı sürekli zikredilir. Kadın romancılar arasında da Türk edebiyatında da müstesna bir yer edinir. Roman yazmayı sever. Tutku ile bağlı olduğu kaleminden seri halinde romanlar doğar.

Hikâyede de kendine has bir üslup yakalamıştır. Dergiler vesilesiyle hikâyeyle irtibatını diri tutar. Bu hikâyeler biriktiğinde Bir Gece Yıldızlarla eseri doğmuş olur.

Özün söze gelişi

Anadolu’yu vatan kılan değerler ilgi alanındadır. Tasavvufun bu coğrafyada oluşturduğu sevgi medeniyetini içinde yaşatır. Tasavvufun bereketi kalemine yansır. Kalemini kalbine yakın tutarak denemeler yazar. Yunus terbiyesi içindedir. Yaradılanı Yaradan’dan ötürü sevmenin güzelliğini içinde yaşar. Dost Diye Diye ismiyle kitaplaşan denemelerde irfani bir dil kullanılır.

“Çocukluğumdan beri, annemden dolayı olsa gerek, tasavvufa meraklıyımdır. Bu merak beni, Yunus Emre’yi yazmaya yönlendirdi ve Yunus’tan sonra tasavvufa karşı daha bir sevdalı oldum.” demiştir.

Emine Işınsu; Yunus Emre’yi anlattığı Bir Ben Vardır Bende Benden İçeri ve Niyazî-i Mısrî’yi ele aldığı Bukağı adlı romanlarıyla başladığı serüveni, Ankara’nın manevi sahibi Hacı Bayram Veli’yi anlattığı Bayram ile devam etmiştir.

Bu eserleri yazmaktaki gayesinin; kültürel değerlerimizden yoksun olarak yetişen bugünün gençlerinin tasavvufî bilgileri anlayıp yorumlamalarını sağlayabilmek olduğunu dile getiren Işınsu, tasavvufi roman sahasında öncü bir vazife üstlenmiştir.

Yaşamak için yazmak

Yazmak, Işınsu için hayata tutunma çabasıdır. Kendisiyle yapılan bir mülakatta bu durumu şöyle izah eder: “Yazmanın çilesini sevmeseydim, hayata ve insanlara katlanabilmem kolay olmazdı. Maneviyata sığındığım zamanları ayırırsak, maddi zeminde hemen hemen bütün sıkıntı, endişe ve dertlerimi ancak yazarken unutabiliyorum.”

Yazmak da Yaratıcı’nın bazı kullarına armağanıdır. Işınsu bu sırrı bilenlerden. Kitaplarına nasıl başladığı sorusunu “Abdestimi alıyorum, duamı ediyorum, Bismillahirrahmanirrahim deyip başlıyorum.” diye cevaplaması mânidardır.

Emine Işınsu, kadın yazarlar arasında Ayşe Kulin’i beğendiğini söyler. Yine bir söyleşisinde ne teyzesi İsmet Kür’ün, ne kuzeni Pınar Kür’ün ne de kendisinin yazar olarak annesi Halide Nusret Zorlutuna’nın dilini yakalayamadığını ifade eder.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir