Hayal Ortaklığı – Uğur CANBOLAT
HAYAL ORTAKLIĞI…
– Uğur CANBOLAT
Sizi bilmem, ama ben hepimizin yaprak döktüğü zamanların olduğuna inananlardanım.
Geçmiş zamanlardan birindeydi. İstanbul’un en sevdiğim camilerinden biri olan Selimiye Camisi’ne gittim. Bahçesine bayılırım. O kocaman ağaçların altında geçen ömürleri, yaşanan sımsıcak merhabaları düşünürüm. Düşen yapraklar üzerinizde kalır. Hiç düşüresiniz gelmez. Zaten dalı onu bırakmış, düşmüş aşağılara… Kısa süreliğine omuzuna misafir olmuş. Saçınızın arasına karışmış. Bir ihtimal çantanızın ağzı açıksa oraya da kendini saklamış olabilir, sizinle gelmek için.
Yapar mı yapar!
Bu da onun yolculuğu.
Hâlden hâle geçişi… Hoş görmek icap eder.
Epeyce oturdum. Hayallere daldım. Ne planlar yaptım, ne kararlar aldım bir bilseniz.
Geçen gün bir seminer dinlemiştim, ünlü ve başarılı bir iş adamından… Sunum harikaydı. İlgi çekici şeyler söyledi. Dikkatleri hep canlı tutmayı başardı. Özgüvenliydi.
Ve mütevazıydı.
Benim en sevdiğim hâl…
Söylemeden geçemeyeceğim. Şaşırdığım şey ilk kez bu kadar üst düzey bir sunumda, Yunus Emre Hazretleri’nden cümlelerin de yer almasıydı.
Ne kadar çok ve farklı konumlarda olan kişilere, sekiz yüz senedir seslenip durmakta Hazreti Yunus…
Bunu hayal etmek bir fâni için nasıl mümkün olur ki?..
Demek onlar fenaya maruz kalmıyorlar.
Demek onlar ebedilik iksirini içmişler.
Hayy olmanın sırrına ermişler.
Erenlerin, âşıkların fâni olmadıklarını buradan bir kez daha anla diye kendime nasihatlerde bulundum.
İyi de ettim.
Sözü çürümeyenlerden olmak için onların izinden yürümek gerek… Onların nutuklarından canlanmak gerek.
Selimiye Camisi’nin bahçesinde kendime bir hayal odası kurdum.
O çınar ağacının altı benim hayal dükkânım…
Etrafı açık, kapısı yok, damı yok…
Olsun, üstüme yapraklar dökülüyor ya bu bana yeter…
Hayal odası çalışıyor elbette merak ediyorsanız.
Ben hayal biriktiriyorum. Seviyorum onları.
Hayallerimi biriktirmekle de kalmıyorum. Onları gönül sermayesine dönüştürüyorum ve yatırımlar yapıyorum.
Sizin de bir hayal odanız olmalı.
Bu mümkün değilse evinizin ya da işyerinizin bir köşesini hayal noktası hâline getirin.
Eğer bir enstrümanınız da varsa hayal üstü hayaller sizi bekler.
Pişman olmazsınız. Benden söylemesi!
HAYAL KURMAK GÜZEL
“Buna devam et. İyi de notlar almışsın belli, ama paylaşmamışsın.” Dedi ustam.
“Evet, aynen öyle oldu. Güzel notlar aldım, hem zihnime hem de telefonuma, ama paylaşmadım.
Paylaşmayı düşünüyor muyum? Hayır.
Biraz da bana kalsın. Hani vaktiyle söylemiştiniz, hikâyeler saçma diye…” Dedim.
Tebessüm etti.
Sonra yavaş yavaş başını kaldırdı. Gözlerini bir noktaya odakladı. “Hayal odası iyi fikir” dedi. “Hayaller kurmayanların peşlerinde koşacakları hedefleri olmaz. İdealleri olmayanlar, hareketli ölülerdir. Ancak sen hayal kurmakla kalma! Dedi.
“Ne yapmalıyım peki?” Diye sordum.
“Etrafın kimlerle çevrili onlara ciddi bir gözle bak!.. Analiz et.
Yorumlara ulaş, onları yargılamadan.
Etrafında olanlara, kimlerle oturup kalktığına, kimlerle yol yürüdüğüne, kimlerin sofrasına oturduğuna ve kimlerin sofrana oturduğuna bak.
Bunlar arasında hayal ortaklığı yapabileceklerini bir kez daha incele ve bir karar ver.
Hayalimin ortağı kimler olabilir?
Hayalime kimler hayal katabilir?
Kimler güç verir?
Bunlar içinde kimler ekmek ve tuz hakkının farkında buna dikkat et!
Vefasızlarla ve aşksızlarla iş tutma.
Ekmek ve tuz hakkından haberdar olmayanlarla hayal ortaklığı yapma.
Bir de kendisini hatasız kabul eden veya hatasız olarak kendini takdim edenlere hayallerinde yer verme.
Hata yapmayanlar hayallerini hak etmezler.
Hatasızlık makbul değil bilesin.” Diye ekledi.
İnanın alt üst oldum.
Bildiğim doğruların, doğruluğu elden gitmek üzere…
Bize bugünlere gelene kadar hep hata yapmayın, denilmedi mi?
Hatalarımızdan dolayı yargılanmadık mı?
Dostlar gönül mahkemelerinde bizi yürek ülkesinden kaç kez sürmeye hüküm bina etmediler mi?
Hatalarımız nereye gitsek hep peşimizden gelmedi mi?
Onlar bizim kara gölgemiz olmadı mı hiç peşimizi bırakmayan?
Soruların hücumuna uğradım.
Kaçmam gerek.
Daha fazla kalırsam sanırım hayal de kalmayacak…