Gülmece – Uğur CANBOLAT
GÜLMECE
– Uğur Canbolat
Ne zamandır nüktesiz kaldık.
O günden beri gözlerimiz daha iri bakmakta, yumruklarımız daha bir sıkılmakta.
Bir toplumun elinden gülmeceyi almak, onların arasına binlerce bombayı aynı anda bırakmaktan farksızdır.
Yüz hatlarımız gergin. Bakışlarımız haşin. Soluk alıp verişlerimiz hızlı.
Hâlbuki biz nükteyi seven bir milletiz. Birbiriyle yârenlik etmeden duramayız.
Muhabbetlerimiz dönüp dolaşır bir nükteye bağlanır.
Hafızalarımız bile buna göre çalışır. Onca anlatılan şeyi hatırlamayız ama vaktiyle yapılan bir nükteli bir anlatış belleğimizde neredeyse aynı tazelikte kalır.
Biz duygu toplumuyuz.
Gönle önem veririz. Onu kutlu bir mekân olarak bilir ihtiram gösteririz.
Oraya layık olmayanı içeriye buyur etmeyiz.
Muhabbeti bilsin isteriz, mahremiyetten haberdar olsun isteriz, yerindelik duygusunda eksikliğe razı olmayız.
Biz nüktenin, gülmecenin besleyici olduğuna inananlardanız.
O yoksa gıdasız kalırız.
Kim ister hiç gülmeyen hep somurtan bir anneye sahip olmayı?
Kim arzu eder şakadan anlamayan bir sevgiliyi?
Kim tahammül eder sözü neşeli, bakışı tebessümlü olmayan arkadaşa?
Demem o ki; nüktesiz yaşam kupkurudur.
Ambarın boşaldığı anlamına gelir. Kıtlık yakındır.
Toplum önderleri biraz da nükte bilen kişilerdir aslında. Onlara yön verirler hayata, olaylara.
Onların varlığı huzurun, sükûnun sigortasıdır. Birikmiş olan negatif enerjiyi boşaltırlar.
Hepimizin hafızasında onlarca hikâyesi, gülmecesi olan Nasreddin Hoca’yı düşünelim örneğin. Onun varlığı nasıl bir zenginlik katar hepimize. Sohbetlerimiz ondan bahsedilmeden geçilmişse yavan kalmıştır.
En güçlü hatipler bile yeri geldiğinde ondan cömertçe yararlanırlar. Meramlarını onun orijinal buluşlarıyla, göndermeleriyle, hatta ters köşe edişleriyle mükemmel biçimde anlatırlar.
Nükte, gülmece aslında karşı tarafın elinden öfke silahını almak demektir. Öfkesi giderilen kişi teslim alınmıştır. Zemin artık muhabbetindir, kavganın değil.
Bizler içimizden çıkan bu yüksek değerlerin ne kadar farkında olur ve onların gösterdikleri yoldan gidebilirsek işimiz o kadar asan olur.
Yokuşlarda nefes tüketmemiş oluruz.
Hayatın rayihası avdet eder.
Tekrar yaşamaya değer bir dünyaya merhaba demiş oluruz.
Cümlelerimiz kaybettiği ışıltıyı yeniden kazanır. Tebessümlerimiz canlanır, merhabalarımız güçlenir, esenlik dileyen selamlarımız gönül alıcı olur.
Ne yapıp edip Nasreddin Hoca’mızı yeniden keşfetmeliyiz. Yeni gülmece ustaları yetiştirebilmeliyiz.
Ve asla nüktesiz kalmamalıyız.